İki Kere Farklı Çocuklar Kimlerdir ?

Bir ya da birden fazla alanda özel yeteneğe sahipken aynı zamanda farklı bir ya da birden fazla alanda da yetersizlik ya da güçlük yaşayan çocuklar alanyazında “iki kere farklı çocuk” olarak adlandırılırlar.

İki kere farklı çocukların hem özel yetenekleri ve üstün sayılabilecek düzeyde zekâları hem de yetersizlik yaşadıkları yönleri ve çeşitli ihtiyaçları vardır. Bu çocukların alanyazında okullarda en az hizmet alabilen öğrenciler arasında oldukları belirtilmektedir. Örneğin yedi yaşında iki kere farklı bir çocuk matematikte üstün seviyelerde olup 10 yaş becerileri sergilerken, henüz okuma yazmayı öğrenememiş olup sözel becerilerde daha zayıf olabilmektedir .

İki kere farklı olan öğrenciler zihinsel, müzik ya da görsel sanatlar gibi alanlarda akranlarına kıyasla özel yeteneğe sahip olmanın yanı sıra öğrenme güçlükleri, duygusal ve davranışsal bozukluklar, fiziksel yetersizlikler, otizm spektrum bozukluğu (OSB) veya dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi diğer bozukluklara sahip olan çocukları içerir.

Engelli Çocuklar Eğitimi Yasası’nda tanımlanan 13 farklı yetersizlik kategorisinden biri olan zihinsel yetersizlik dışındaki tüm yetersizlik grupları bilişsel ve akademik olarak özel yetenekli bir öğrencide var olabilir. Bu durumda iki kere farklı olma durumu a) özel öğrenme güçlüğü yaşayan özel yetenekli birey, b) Asperger sendromu ya da OSB olan özel yetenekli birey, c) dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan özel yetenekli birey, d) dil konuşma yetersizliği olan özel yetenekli birey, e) işitme yetersizliği olan özel yetenekli birey, f) görme yetersizliği olan özel yetenekli birey, g) fiziksel yetersizliği olan özel yetenekli birey, h) duygu durum bozuklukları olan özel yetenekli birey ve i) davranış bozuklukları olan özel yetenekli birey olarak yetersizlik yaşadığı alanlara göre farklı kategorilere ayrılmaktadır. Fakat iki kere farklı çocuklar alanyazını incelendiği zaman özel yetenek ile birlikte en sık karşılaşılan üç grubun (a) OSB; (b) IDEA’da “Diğer Sağlık Bozukluğu” kategorisine giren DEHB ve (c) Öğrenme güçlüğü olduğu görülmektedir

a)OSB olup aynı zamanda özel yetenekli olan öğrenciler, sosyal iletişimdeki eksikliklerinin yanı sıra, çeşitli alanlarda bilgi ve üst düzey beceriler edinme konusunda özel yeteneklere sahip bireylerdir (Ulusal Eğitim Birliği [National Education Association-NEA], 2006). İki kere farklı öğrenciler alanyazınında özellikle Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayısal El Kitabı-IV’e (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-4), (American Psychiatric Association [APA], 2000) göre OSB’nin alt kategorisi olan Asperger Sendromuna sahip öğrencilerin özel yetenek tanısı alabildiği vurgulanmaktadır. Asperger Sendromu DSM-IV’te normale yakın dil gelişimi ile birlikte üstün bilişsel becerilere eşlik eden sosyal iletişimdeki sınırlılıklar ve tekrarlayan davranış biçimleri veya ilgi alanları ile karakterize olan OSB şemsiye terimi altında yaygın bir gelişimsel bozukluk olarak tanımlanmıştır. Ancak 2014 yılında son sürümü yayımlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayısal El Kitabı-5 Asperger Sendromu kategorisi OSB başlığı altından kaldırılmış eskiden Asperger Sendromu tanısı alan bireylere artık OSB tanısı verilmeye başlanmıştır. Önceden Asperger Sendromu olarak tanılanan çocukların üst düzey bilişsel becerileri olan otizmli çocuklar olarak gruplandırılması ve bu gruba “yüksek işlevli OSB” denmesinin daha uygun olacağının alanyazında vurgulandığı bireyi çevreleyen sosyal ve kültürel ortam YETERSİZLİKLER -Öğrenme Güçlüğü -Duygusal/Davranışsal Bozukluk -Dil ve Konuşma Bozukluğu -Fiziksel Yetersizlik (Görme ve İşitme Yetersizliği) -Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivte Bozukluğu -Otizm Spektrum Bozukluğu İki Kere Farklı Çocuklar Yetersizlik ve Özel Yetenekliliğin Kombinasyonu ÖZEL YETENEK -Zihinsel -Yaratıcı -Sosyal -Algısal -Sanatsal 5 belirtilmektedir. Bu öğrenciler bilişsel ve akademik olarak özel yetenekli akranlarına benzeyebilirler, ancak sosyal ortamlara uyum ve iletişim becerileri bakımından önemli ölçüde farklılık gösterirler. Assouline, Foley-Nicpon ve Dockery yaptıkları bir çalışmada özel yetenekli öğrencilerde OSB’nin en yaygın görülen yetersizliklerden biri olduğunu ve bu öğrencilerin ihtiyaçlarının, özel yetenekli öğrencilerden veya diğer farklı yetersizlikler yaşayan öğrencilerden belirgin şekilde farklı olduğunu belirtmişler ayrıca bu öğrenciler için yüksek yeteneğin başarıyı öngördüğü varsayımının doğru olmadığını söylemişlerdir.

b) DEHB’e sahip olup aynı zamanda özel yetenekli olan öğrenciler, dikkatlerini odaklama, verilen görevleri tamamlama, yönergeleri takip etme ve okul gereçlerini düzenleme konusunda güçlük çekerler. Bunların yanı sıra özellikle ilgi ve yeteneklerinin olduğu zorlu görevlerde yüksek düzeyde performans gösterme yeteneğine sahiptirler. Özel yetenekli öğrencilerin dikkatsizlik ve sosyal alanda yaşanan zorluklar gibi bazı davranışsal özellikleri DEHB tanısı olan bireylerle benzerlik gösterir. Dikkat eksikliği DEHB’den kaynaklı değil, müfredatın öğrencinin seviyesine ve özelliklerine uygun olarak uyarlanmamasından kaynaklanabilir. Ayrıca öğrencilerin yaşadıkları sosyal zorluklar yine özel yetenekli öğrencilere özgü asenkron olabilen gelişimlerinden kaynaklanabilir. Özel yetenekli olarak tanılanacaklarken bu öğrencilerin DEHB olarak etiketlenerek yanlış tanılanmaları mümkündür. Buna karşılık özel yetenekli öğrencilerin ilgilendikleri bir göreve aşırı odaklanma özellikleri hem DEHB hem de yüksek düzeyde zekâ belirtilerinin fark edilmesini engelleyebilir. DEHB’in özel yetenekli öğrencilerde belirlenmesi zor olabilir ve bu da üstesinden gelinmesi gereken ama belirlenemeyen bir DEHB tanısına ve aynı zamanda özel yetenekli bir öğrencinin tanılanmasının engellenmesine de neden olabilir.

c) Fiziksel yetersizliği olup aynı zamanda özel yetenekli olan öğrenciler; görme, işitme ya da bedensel yetersizliklerine rağmen bu dezavantajlarının yanı sıra üst düzey zihinsel işlevler sergileyerek yaşıtlarına göre çok daha ileri düzeyde performans gösteren bireylerdir. Yine bu öğrencilerin de sahip oldukları yetersizlikler, özel yeteneklerini sergilemelerini engelleyebilir. Öğrenciler sadece yetersizlikleri doğrultusunda tanı alıp özel yetenekleri göz ardı edilebilmektedir. Duygusal/davranışsal bozukluğu olup aynı zamanda özel yetenekli olan öğrenciler, yüksek düzey test kaygısı ve genel kaygı düzeyi, somatizasyon (ruhsal 6 sıkıntı ve stresin bedensel ifadesi ya da depresyonun eşlik ettiği özgüven eksikliği ve de DEHB gibi ek bozukluklara sahip olup aynı zamanda akranlarına kıyasla özel yeteneklere sahip olan bireylerdir.

e) Özel yetenekli olup öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler ise; okuma, matematik, imlâ veya yazılı anlatım gibi belirli bir akademik alanda performans düzeylerinde akranlarına kıyasla önemli derecede gerilik sergileyen fakat aynı zamanda görsel, sanatsal, müzik ve/veya zihinsel alanlarda yaşıtlarına kıyasla oldukça yüksek performans gösteren özel yetenekli bireylerdir. Akademik performansları, genel zihinsel yeteneklerine göre beklenen performansın oldukça altında olabilmektedir. Öğrenme güçlüğü yaşayan diğer bireylerde olduğu gibi, yaşanılan bu tutarsızlık durumu o akademik alanda eğitim imkânı bulunamamasından ya da diğer sağlık problemlerinden kaynaklanmamaktadır.

İki kere farklı öğrencilerin hem özel yetenekleri ve üstün sayılabilecek düzeyde zekâları hem de yetersizlik yaşadıkları özellikleri ve bu nedenlerle de benzersiz ihtiyaçları vardır. Bu öğrenciler okullarda kendi özelliklerine uygun hizmeti en az düzeyde alabilen öğrenciler arasındadır. Bir başka deyişle özel yetenekli birey özellikleri ve davranışları sergileyen aynı zamanda da öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler alanyazında genellikle “iki kat risk altında” olarak görülmekte çoğu zaman fark edilmeleri güç olduğu için genel eğitim sistemi tarafından göz ardı edilebilmektedirler. Bu nedenlerle de akademik açıdan bazı alanlarda öğrenme güçlüğü ve öğrenme problemleri yaşayan öğrencilerin, eğitim hayatlarında sahip oldukları potansiyele uygun seviyelerde başarılı olamamaları çok sık rastlanan bir durumdur. Baum, ilk yıllarda akademik anlamda okulun bu öğrenciler için daha kolay olduğunu ancak müfredat konuları ilerlediği ve konular zorlaştığı zaman, bu öğrencilere üst düzey görevler verilmeye başlandığında öğrencilerin yaşadıkları öğrenme güçlüklerinin kendileri için yarattığı zorluklara hazırlıksız olduklarını belirtmiştir. Özel yetenekli öğrencilerin yaşadığı öğrenme güçlükleri akademik olarak ilerlemelerini büyük derecede zorlaştırabilmektedir. Reis, öğrenme güçlüğüne sahip iki kere farklı öğrencilerin, üstün yeteneklerine karşı önemli derecede öğrenme problemleriyle karşılaştıkları zaman bu farklı öğrenme özelliklerinin uyumsuzlukları nedeniyle akademik, sosyal ve duygusal açıdan oldukça risk altında olan ve özel destek gerektiren bir grup haline geldiklerini belirtmiştir. Buna ek olarak gerekli müdahale yapılmadığı sürece ilerleyen 7 zamanlarda yaşanılan bu sorunların çözülmemiş sosyal ve duygusal sorunlara yol açabildiğini, aynı zamanda özel yetenekli bu öğrencilerdeki yeteneklerin ortaya çıkmasını ve/veya gelişmesini engelleyebildiğini, bunun da birçok yetenekli gencin başarısızlığına neden olabileceğini de eklemiştir